İçinde bulunduğumuz 2015 yılı, Türk düşmanlarınca bir fırsata çevrilmiş durumdadır. Savaş meydanlarından arkasına bakmadan kaçanlar, yüz yıllık bir yalanın arkasına sığınıp ahlâksızca milletimize ve devletimize saldırılar düzenlemektedir. Bu süreç içerisinde düşmanlarımızın tutumları yanında bir de içerideki işbirlikçilerle de uğraşmak zorunda kalışımız, tarihin bizler üzerine yüklediği yeni bir görev olmaktadır.
Atalarımızdan bize miras kalan cihanın adaletle hükmedilmesi sorumluluğu neticesinde hükmedişimizin bir getirisi olarak, “Millet-i Sadıka” sıfatıyla şereflendirdiğimiz Ermeni halkının bizlere ihanetle geri döndüğü tarihi bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır. Avrupalı Devletlerin 1815 Viyana Kongresi sonrasında ortaya çıkarttıkları “Şark Meselesi” Ermeniler için ihanet etmeye adeta bir fırsat olmuştur. Bunun yanında Düvel-i Muazzama’nın Ermenileri kışkırtmaları da gözden kaçacak gibi değildir.
Devletimiz yedi düvele karşı ölüm kalım savaşı verirken, Ermeniler içte ve dışta kurulan onlarca ayrılıkçı, bölücü komiteleri vasıtasıyla gerek terörist fikirlerin yayılması gerekse de terör eylemlerinin gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Bu olaylar neticesinde ise Ermeniler 1915 – 1922 yılları arasında bütün Anadolu’da 520 bin Müslümanı katletmiştir. Yine I. Dünya Savaşı içerisinde Rus-Ermeni ittifakını apaçık ortaya çıkaran ihanetin vesikaları bugün mevcuttur.
Dünya kamuoyunun da ilgi ve dikkatle takip ettiği şu günlerde bir takım önderler ve Batılı devletler de Ermeni Diasporası’nın arkasında durarak yalan rüzgârına doğrudan müdahil olmuş durumdadır. Bu devletler hakkında söyleyeceğimiz şu ki, sizler önce Kırım’dan sürgün ettiğiniz ve katlettiğiniz Türklerin, Kafkaslarda uyguladığını katliamların, Cezayir’de katlettiğiniz Cezayirlilerin, sömürge olarak kullandığınız ülkelerde gerçekleştirdiğiniz akıl dışı işlemleri, milyonlarca insanı gaz odalarına dolduruşunuzun, attığınız atom bombalarının, Vietnam’ın, Irak’ın, kendi Kilisenizin Haçlı seferlerindeki katliam tarihinin hesabını verin. Kendi yaptığınız katliamları örtmek için akan mukaddes Türk kanıyla ellerinizi yıkamaya, aklanmaya çalışmayın!
Sonuç olarak, I. Dünya Savaşı içerisinde komitalar öncülüğünde Anadolu’da girişilmiş terör olayları ve Rus ittifakı ile ihanet eden Ermenilere karşı uygulanan tehcir uygulaması, devlet içerisindeki her Ermeni’ye değil yalnızca Kafkas Cephesi civarını kapsamaktadır. Bu da her devletin kendi egemenliğini koruması için bir müdafaasından başka bir durum değildir. Türk milleti olarak bizler, tarihe mâl olmuş bu olayın siyasî hesaplardan tamamen bağımsız bir hukuk komisyonunca çözülmesinin taraftarlarıyız. Tarihimizde soykırım namına tek bir leke dahi bulunmamaktadır, gerisini Karabağ savaşı esnasında 26 Şubat 1992’de Hocalı’da tek bir Türk kalmamacasına saldıranlar düşünsün!
Türk dünyasının yeni meseleleri için yeni sözler söylerken buluşmak dileğiyle…
Ahmet ALKAN
Türk Dünyası Birlik Platformu Genel Sekreteri