Kırım Tatarları ya da Kırım Türkleri, Karadeniz’in kuzeyinde  anavatanları olan Kırım Özerk Cumhuriyeti ile Özbekistan, Romanya, Rusya  ve Anadolu’da yaşamaktadırlar. Toplam sayılarının 5 milyonun üzerinde  olduğu tahmin edilen Kırım Türklerinin çok büyük bir kısmı Türkiye  Cumhuriyeti vatandaşıdır. Günümüzde Kırım’da sadece 200.000 civarında  Kırım Türkünün kaldığı bilinmektedir. Az bir kesimi ise Özbekistan,  Romanya ve Rusya Federasyonu içlerinde yaşamlarına devam etmektedirler.
Kırım  Özerk Cumhuriyeti’nde nüfusun %60’ını oluşturan Ruslar en büyük etnik  grup statüsündedir. Kırım’ın nüfusu 2001 yılından bu yana Rus  yerleşimcilerin anavatanlarına dönmeleri nedeniyle sürekli azalmaktadır.  Kırım Türklerinin Türkiye’deki nüfusu hakkında kesin bir bilgi  bulunmasa da yapılan araştırmalar ve tahminler yaklaşık sayının 4  milyonun üzerinde olabileceğine işaret etmektedir. Anadolu’daki Kırım  Türkleri, Kırım Hanlığı’nın Rusya tarafından işgal edilmesinin ardından  Osmanlı İmparatorluğuna sığınan muhacirlerin torunlarıdır.  Parçalanan  Altınorda Hanlığı’nın varisi konumundaki Kırım Hanlığı, 1475 yılında  Fatih Sultan Mehmet Han’ın himayesini kabul ederek Osmanlı  İmparatorluğu’na katıldı. Uzun yıllar boyunca Osmanlı’nın kuzey sınırını  koruyan Kırım Türkleri, Lehistan ve Rusya’ya karşı başarılı mücadeleler  verdiler. Cengiz Han soyundan gelen Giray hanedanı Kırım  hükümdarlığının yanında Osmanlı hanedanının ‘küçük kardeşi’ unvanını  taşıyorlardı. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması sonucunda Osmanlı  İmparatorluğu’ndan koparılan Kırım, Rus Çarlığı’nın sıcak denizlere inme  siyasetinin hedefinde yer almaktaydı. Nitekim 1783 yılında Rus ordusu  bir oldu bittiyle Kırım’ı işgal etti. Bu tarihten itibaren Kırım  Türkleri, Rus-Ortodoks baskısından kaçarak Osmanlı topraklarına akın  ettiler.
Kırım Türklerinin sayıları sistematik soykırım ve  sürgünler nedeniyle 18. yy’dan itibaren giderek azalmıştır. Kaçabilenler  Türkiye’ye sığınmış olsalar da nüfusun çoğunluğunun katledildiği  düşünülmektedir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanlara yardım  ettikleri gerekçesiyle Stalin’in hışmına uğrayan Kırım Türkleri 18 Mayıs  1944’de bir gecede evlerinden çıkarılıp Sibirya’ya hayvan vagonlarının  içinde sürgüne gönderilmişlerdir. Büyük sürgün esnasında Kırım  Türkleri’nin yarısından fazlası can vermiş kalanlar ise çetin hayat  koşulları içerisinde bulundukları yerlerde ölüme terk edilmişlerdir.  1944 sürgünü nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı hiçbir zaman tam  olarak tespit edilememiş ancak eski nüfus sayımları ile kıyaslandığında  200.000 kişinin sürgüne gönderildiği ve bunların büyük çoğunluğunun  hayatlarını kaybettikleri kaydedilmiştir. 1989 yılında Sovyetler Birliği  Kırım Türklerine itibarlarını iade etmiş ve Kırım’a geri dönmelerine  müsaade edilmiştir.
Kırım Özerk Yönetiminin başkenti Akmescit  kentidir. Güneyindeki Kefe ve Sivastopol limanları önemli ticaret ve  turizm merkezleridir. Kırım Türklerinin siyasi temsilcisi 1991 yılında  kurulan Kırım Tatar Milli Meclisi’dir. Kırım Tatar Milli Hareketi’nin  başında Kırım Türklerinin efsanevi lideri Abdülcemil Kırımoğlu  bulunmaktadır. Kırım lehçesi, hem Kıpçak hem de Oğuz  Türkçelerinin özelliklerini taşıması nedeniyle her iki gruba da girer.  Aslen Kıpçak Türkçesinin bir alt dalı olan Tatar Türkçesinin bir şivesi  olan Kırım Tatarcası, yıllar boyunca Osmanlı Türkçesinin etkisinde  kalarak Anadolu şivelerine benzemiş ve diğer Kıpçak lehçelerinden  ayrılmıştır.